Kurumsal bir firmada beyaz yakalı olarak çalışırken anne olacağını öğrenen Yasemin Sezgin, pandeminin yaşamı değiştiren koşulları nedeniyle işi bıraktı. 4 yıl önce ise İzmir depreminde bir çok insanın hayatını kaybettiği Doğanlar Apartmanı’ndaki evi yıkıldı. Tüm hatıralarını geride bırakan Sezgin, eşinin ailesinin yaşadığı Tire’de yeni bir hayat kurdu. Yılın 12 ayında tarımsal üretimin olduğu Tire’de oğlu için doğal gıdalara ulaşmanın ne kadar kolay olduğunu fark etti. Sutchu markasıyla 36 saatte pişen kemik iliği suyu, kemik iliği karışımlı meyve suları, odun ateşinde köz patlıcandan domates soslarına kadar bir çok ürünü üretmeye başladı. Dijital kanallardan satışa başlayan Yasemin Sezgin’in ürünlerini ilk keşfedenler ise ünlü isimler oldu.  Gülben Ergen, Deniz Seki, Başak Dizer Tatlıtuğ, Fulya Zenginer, Selin Ciğerci, çiftliğin müdavimi oldu. Bugün istihdam sağlayan, kendi üretim tesisini kuran, Türkiye genelinde her geçen yıl, bir öncekine göre satışını ikiye katlayan Yasemin Sezgin, “Elimizdekilerin kıymetini bilmemiz gerekiyor. Doğanın bize sunduklarına hepimiz yine en doğal haliyle ulaşabilir olmalıyız” diyor.

Bu yolculuk nasıl başladı?

Aslında bu yolculuk, Tire’ye taşınmam ile başladı. Burada yılın 12 ayı üretim var. Türkiye’nin en büyük ve tabi en güzel ürünlerinin de bulunduğu pazar, biliyorsunuz Tire’de. Bu bile üretim gücünü gösteriyor. Tire’de doğal gıdaya ulaşmanın kolaylığı bence hepimiz için çok büyük bir değer, kıymet..

Bir saniye insan durup dururken taşınmaz, ne oldu da Tire’ye taşındınız?

Evet haklısınız, aslında öncesi var. Kurumsal bir firmada, işimi de çok severek çalışıyordum. 2019 yılının sonlarına doğru anne olacağımı öğrenince dünyalar benim oldu. Ama biliyorsunuz pandemi patladı ve her şey değişti. 2020’de ise hepimizi derinden yaralayan deprem meydana geldi. Doğanlar Apartmanı’nda annemlerin evi vardı ve yıkıldı. Biz orada değildik ama komşularımızı, sevdiklerimizi kaybettik. Eşimin ailesi Tire’de oturuyordu. “Haydi gel, Tire’ye gidelim” dedi. Bu yolculuk işte böyle başladı.

Peki girişimcilik nasıl başladı?

Yasemin Sezgin'in Sutchu Çiftliği

O dönemde biliyorsunuz evden çalışıyorduk. Hamileliğim nedeniyle izinliydim. Boş durmayı da sevmiyorum. Kayınpederimin inek çiftliği vardı. Hayvanlarla ilgilenmeye başladım. Önce tüm hayvan verilerini bilgisayara geçirdim, hangisi doğum yapacak, hangisi kaç yaşında ne kadar süt veriyor, hangisi kesime gidecek gibi tüm verileri dijitale geçirdim. Oğlum Tahir Saran Sezgin dünyaya gelince İzmir’e geri döndük ama Tire’deki o yaşam, hayatın güzelliği bize bir kere etkilemişti. Doğal gıdaya ulaşmak benim için o kadar kolay ve konforlu gelmeye başlamıştı ki Tire’deki hayatıma hep böyle özlüyordum. Depremde olunca yeniden Tire’ye döndük. Dedim mi “Ben doğal gıdalara ne kadar zor ulaşıyordum, oysa burada yani Tire’de bu hiç zor değil. Hepsi elimin altında. Neden bunu iş edinmeyeyim?” İşte bu soru beni harekete geçirdi.

Markalaşma süreci nasıl oldu?

Önceleri çevremizdeki insanlar bize süt getirin, şundan-bundan getirin diyordu. Biz kaldıkça, talep de artmaya başladı. Eşimin daha önce tescilini yaptırdığı “Sutchu” ile yola çıktık. Dijital hesaplar oluşturdum. Bu arada işimi bıraktım. Ürettiğimiz kemik iliği suyu büyük ilgi gördü. Domatesler, konserveler, köz patlıcanlar, köz biberler ama gerçek odun ateşinde yapıyorduk. Tabi erişte, zeytinyağı gibi ürünler de birbirini izledi. 36 saat pişen kemik iliğini yine doğal çilek gibi farklı meyvelerle birleştirip ilikli kemik meyve suyu haline getirdik.

Gelen tepkiler nasıldı?

Bayağı sevildik, sonra bizi Gülben Ergen fark etti. Köz patlıcan istedi ve o kadar çok sevindim ki daha ilk ilk senemizdi. Köz patlıcan o zaman daha yapılmıyordu. Yani öyle herkes yapmıyordu. Sadece biz yapıyorduk, hatta böyle katkısız koruyucusuz nasıl olacak? Patlıcan da asitli bir şey ya bayağı bir deneme yanılmalardan da geçtiğimiz bir süreçti. Gönderdik, çok beğendi, sonra iletişimi kesmedi.

O zaman ilk olarak ünlüler keşfetti diyebiliriz…

Yasemin Sezgin'in Sutchu Çiftliği

Tabi kamuoyunun sevdiği isimlerin ürünlerimizi tercih etmesi bizi çok mutlu etti. Başak Dizer Tatlıtuğ, Deniz Seki, Fulya Zenginer Evren, Rıfat Yüzüak, Selin Ciğerci, Ali Kılıçparlar, Günay Karaca gibi hani kamuoyunun da yakından tanıdığı isimlerden çok güzel geri dönüşler aldık. İnsanlar çok beğenince istihdamı artırdık, üretimi artırdık. Her yıl bir öncesini katlar hale geldik.

Tabi bunlar hadi ben şu işi yapayım diyerek olmuyordur. Öncesinde yani markanı kurmadan önce neler yaptınız?

Elbette eğer bir işe girecekseniz, alt yapınız olmalı. Bunun başında da eğitim geliyor. LİYAKAT Derneği Başkanı Gülçin Güloğlu’nun yönlendirmesiyle Kızılay Kadın İzmir işbirliğindeki “El Ele Büyüyoruz” projesi kapsamında eğitimlere katıldım. Orada çok şey öğrendim ve bugünkü yolculuğumun temelini oluşturdu.

Gelecek için hedefleriniz neler?

Artık bir marka değeri yarattım. Sütten çıktık. Domates ve köz patlıcan, mevveli kemi suyu olarak evrildik. Yine ürünlerimiz için iyi bir satış noktası planlıyoruz ama hedef olarak derseniz, Ege kültürünü, Tire’nin lezzetini tanıtmak istiyorum işte.

Paylaş