Fransız Ressam Laure Daviron, İzmir Fransız Kültür Merkezi’nin ev sahipliğinde açtığı sergiyle, eşsiz bir dünyanın kapılarını aralıyor. Galeri A ve Institut français İzmir’de kapılarını açan sergi, somut dünya ile soyut dünya arasındaki bağlantıyı şiirsel şekilde ele alıyor. Daviron’un kağıt üzerine yaptığı eserler ise hareket kavramına farkedemediğimiz bir başka dünyaya kapılarını aralıyor.

Fırçayla nasıl tanıştınız?

Resim yapmaya 16 yaşında Toulouse’da bir suluboya sanatçısının yanında başladım. Felsefe eğitimi ve çalışma hayatı arasında on yıl boyunca kendi başına çalıştım. Bu sürede kuru pastel, yağlı pastel, çini mürekkebi, kolaj, yağlıboya, suluboya gibi çeşitli teknikleri denedim. 1992’den 1995’e kadar Paris’teki “güzel sanat atölyelerine” katıldım.

1995’e kadar dediniz. Sonrasında ne oldu?

Ondan sonra kendi derinliklerime inmem gerektiğini düşündüm ve 2008 yılına kadar bu arayışım devam etti. 2009 yılında ise resim hayatına geri döndüm ve çeşitli teknikleri öğrenmek, yağlı boya resim bilgisini genişletmek için natüralist ressam Hélène Legrand’ın öğrencisi oldum. Artık kendimi tamamen resme adamıştım ve 2013 yılına kadar Yüksek Sanat Okulu’nda akşam atölyelerine devam ettim.

O süreçte, yeni kendi derinliklerinizi keşfinizden sonra işlediğiniz ilk konu neydi?

laure davironun eşsiz dünyası

2010 yılında işlediğim ilk konu Dünya’nın doğuşuydu. Formun ortaya çıkışı, kaos ve yeniden yapılanma. Farklı güçleri incelemek beni zıtlıkları düşünmeye yöneltti ve bundan dolayı doğal olarak, bazı metaforlar ortaya çıktı. Üç yıl boyunca dünyanın derinliklerine gömüldüm. Dünya nedir, nereden geliyor ve biz nereden geliyoruz? Bunlar dolaylı olarak farklı formatlarda, kağıt ve tuval üzerine sorulan sorular oldu.

İzlediğiniz yolu nasıl tarif edersiniz?

Benim yolum, ruhani boyutu zemin alarak insanlık durumunun keşfine dayanıyor.  Bu ruhani boyut, resimsel bir kelime olarak, dünyaya bakış açımın hem sabitliğini hem de yenilenmesini yansıtıyor ve gerçek ile gayri maddi arasındaki sınırda, sorgulayıcı bir yerde konumlanıyor. Temalar genellikle şiirsel ya da metaforik olarak işleniyor…

Peki ya teknikler?

Karışık teknikler oluşturuyorum. Kağıt veya tuval üzerine su, ceviz mürekkebi, çini mürekkebi ile başlıyorum. Sonra akrilik veya yağlı boya ile devam ediyorum. Resimlerimde pastel, kurşun kalem veya diğer malzemeleri de kullanabiliyorum. 2013 yılında, resimlerime başlamak için neredeyse sistematik olarak ceviz mürekkebi ve çini mürekkebi kullanmaya başladım.

Tuval ve kağıt kullanıyorsunuz, her ikisinin tekniği farklı. Bunun nedeni nedir?

2014’teki resimler somut dünya ile soyut dünya arasındaki bağlantıyı şiirsel ya da mahrem bir şekilde ele alıyor. Koyu renk arka planları olan tuvaller, insanın derin mahremiyetini ve öteyle olan bağlantısını ele alıyor. Kâğıt üzerine yapılan eserlerde hareket kavramı hâkim – evren, zaman ve ruh kavramı var.

Sergi açıldığından beri ilgi görüyor. İzmirlilerin ilgisi için ne dersin?

laure davironun eşsiz dünyası

Harika buluyorum ve sergiyi ziyaret eden herkese çok teşekkür ediyorum. Hepimiz bir resmin parçasıyız ve hepimiz aynı dünyanın insanlarıyız. Sanatın evrensel yanı da bizi birbirimize çekiyor.   İzmir ise bu çekimin en yoğun olduğu yerlerden biri. Gönülden teşekkürler.

Sergi fikrini ortaya koyan Institut français İzmir Müdürü ​José-Maria Queirós’e de düşüncelerini sormak istiyorum.

Aslında ben eserlerinden önce tanıma şansını buldum. İnsanlığı, duyarlılığı, mütevazılığı, hatta alçakgönüllülüğü, ama aynı zamanda ikna etme gücü ve kuvvetli karakteri ile tanıştım. Sonrasında ise eserleriyle.. Daviron’un eşsiz dünyasının bende bıraktığı etkiyle, eserlerin sizi nasıl kendisine çektiğini göstermek için bu sergiyi İzmir halkına sunarak aynı yolculuğa davet etmek istedim.

Arkas Vakfı’nın sanat danışmanı ve küratörü Jean-Luc Maeso, bu serginin de küratörü. Eserler o kadar detaylı ki sanki bir şeyi göstermek istiyor gibi, ne dersiniz?

laure davironun eşsiz dünyası

Laure Daviron’un övgüye değer bir detaycılığı var. Çalışmaları herhangi bir akımın bir parçası değil. Resimleri insan türünü görmezden geliyor ve dünyanın, Yaratılış’ın ve Tufan’ın gizemini ortaya koyuyor. Laure Daviron görsel incelikleri, bilincimizden kaçan bir kaygının yolunu açıyor. Gölge ve ışığın sonsuz alanlarında yer alan görünmezi daha iyi kavramak için.

Paylaş